Kayıtlar

Aralık, 2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Alt Yüklenicinin Asıl İş Sahibinden Talep Hakkı Var Mıdır?

Asıl iş sahibinin alt yükleniciye karşı herhangi bir ücret ödeme yükümlülüğü bulunmamaktadır. Alt yüklenici ücret alacağının ancak kendisiyle sözleşme yaptığı ilk yükleniciye karşı ileri sürebilir. Alt yüklenicinin ücreti çok düşük tutulmuş olsa veya ilk yüklenici ödeme gücü olmadığı için hiçbir ödemede bulunmasa dahi hüküm bu şekildedir. [1] Yargıtay 15. HD. T. 24.11.2004 E. 2004/6653 K. 2004/6019 sayılı kararda; “Dava eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir. Akdi ilişki davacı taşeron ile davalı yüklenici Halil arasında 12.07.2001 tarihinde kurulmuştur. Davacı ile davalı Necdet arasında herhangi bir akdi ilişki mevcut olmadığı gibi davacı böyle bir ilişkiyi de kanıtlamış değildir. Davacı ile davalı Halil arasındaki sözleşme, diğer davalı iş sahibi Necdet’i bağlamaz. Bu itibarla davalı Necdet hakkındaki davanın husumetten reddi gerekirken, onun da aleyhine hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.” denilerek, taşeron ve asıl iş sahibi arasında...

Sizce çifte vatandaş olan bir kişinin Türk vatandaşlığına geçerken ad ve soyadının Türkçe ad ve soyadı ile değiştirilmesinden sonra bu kişinin eski yabancı ad ve soyadına geri dönmek istemesi ve buna istinaden dava açması halinde mahkemece ne şekilde karar verilmelidir?

Alman Vatandaşı iken, Türk vatandaşı ile evlenmek suretiyle Türk Vatandaşlığını kazanan bir kişinin, ad ve soyadı idari yolla değiştirilerek bu kişiye Türkçe ad ve soyadı verilmiştir. Bu nedenle çifte vatandaşlığa sahip olan kişi, pasaportunda Alman uyruğu olarak Alman ad ve soyadını taşımasına rağmen nüfus kaydında Türk ad ve soyadını taşıdığını, bu hususların gerek kendisi ve eşi için gerekse çocukları için karışıklık ve zorluk yarattığını ileri sürerek, ad ve soyadının vatandaşlığa girmeden önceki Alman ad ve soyadı ile değiştirilmesini talep ettiği dava yerel mahkeme tarafından reddedilmiştir. Bunun üzerine Yargıtay 18. Hukuk Dairesi, 19.03.1996 tarihli E. 1996/2181 K. 1996/2777 sayılı kararı ile “Bu durumda davanın hukuki dayanağı, Medeni Kanun'un 26. maddesi olup, yasalara aykırı bir durum ifade etmeyecek haklı nedenin tesbiti halinde davanın kabulüne karar vermek gerekir. Mahkemece, her ne kadar davayı, nüfus müdürlüğü ile iddia makamının ileri sürdüğü mütalâaya dayanarak da...